25 Kasım Cumartesi günü, Dijital İletişim Danışmanı Ercüment Büyükşener'in "Dijital Dönüşüm, Yıkıcı Yenilik ve Sosyal Medya" sunumuna katıldım. Önceden katıldığım konuşmaları gibi, kendisinden yine sorgulatıcı ve sarsıcı bir sunum izledik. Konuşmasından akıllara kazanan noktalar şunlar oldu:
Dijital'in özü "kaos"tur. İşimiz bu kaosu disipline etmek.
Dijital'in sadece Facebook, Twitter, Google gibi mecralara sıkıştırılmaması gerekiyor. Dijital, bir ekosistem ve bu ekosistem içinde tüketici için deneyim yaratılabilecek, fayda sağlanabilecek birçok farklı alan mevcut.
Dijital Dönüşüm Entegrasyonu'nda fikirleri, kültürleri, araçları, uygulamaları, alışkanlıkları, fayda ve kazanımları önce yıkmak daha sonra yeniden inşa etmek zorundayız.
İnovatif fikirler, geleneksel fikirlerin yerini alıyor. Yıkıcı ise inovatif olanın yerine geçiyor. Bir örnek vermek gerekirse: Walkman (geleneksel), iPod (inovatif), Spotify (yıkıcı).
Yüksek disipline sahip departmanların yerine multidisipliner bir bakış açışı gerekiyor. Üretim-Dağıtım- Yönetim üçgeni bu multidisipliner bakış açısıyla yürütülmeli.
Digital in the core: Dijital'i bir departmana sıkıştırmak yerine merkeze yerleştirmek gerekiyor.
Teknoloji geliştirmek ile dijitalleşmek aynı şey değil. Teknoloji bir araç, Dijital ise kültürü temsil ediyor.
Yeni Pazarlama'da artık marka vaadi değil, sunulan vaadlerin yaşattığı deneyim ve bu deneyimin yayılması önemli hale geliyor.
Dijital Ekosistem'in temelinde kurallar değil, değerler var.
Hedef kitleye seslenmek değil, hedef kitleyle konuşmak daha önemli.
Dijital dünyada insanlar markalaşıyor, markalar da insani refleksler kazanıyor.
Yeni Dünya'da İletişim; duygusal bağ ve etkileşim, pazarlama ise deneyim tasarlamaya evriliyor.
Ercüment Büyükşener sözlerini; üzerinde çokça düşünülmesi gereken, ayrı bir yazıda daha detaylı sorgulayacağım şu paylaşımı ile tamamladı: "Zor olan değişmek değildir, zor olan işler iyi iken değişmektir."
Comentarios